11 Ocak 2011 Salı

İlk banyo,göbek bağı ve gelecek bağlantısı

İlk banyonu Ekim'in 1 'inde yaptın. Doğduktan 1 hafta sonra. Göbeğinin düşmesini beklemedik, biraz da çekinerek yıkadık seni. Doğumdan sonraki ilk stresimiz zaten göbek bağıydı. Bir sakıncası olmasa bile ben dokunamıyordum, hatta mandalını kaldırıp bakamıyordum bile. Yok mikrop kaparsa diye endişelen, her gün alkolle temizle, steril gazlı bezle sar şeklinde sürdü. Neyseki 12.gününde bizi birbirimize bağlayan tek elle tutulur madde kordon da kuruyarak düştü ve GATA'nın bahçesine atılmak üzere Tolga dayıya verildi...Hem asker hem doktor, işte tüm hayalim bu...Kimbilir çeker belki kanın, kök hücren ve orada okursun. Biz evrenden bunu tüm kalbimizle isteyelim ve seçimleri sana bırakalım. Belki de anneler çocuklarına kendi hayatta yapamadıkları şeyleri empoze ederek yaşamadıkları hayatlarını çocuklarında görmek istiyorlar. Ben de bu annelerden biri olacağım sanki. Farklı zamanda, farklı karakter olsan da bana her zaman güvenmeli ve yürüyeceğin yolda ışığımı hiç es geçmemelisin. Kararlarına her zaman saygı duyacağımı bilmelisin.

İlk banyomuzda suyu sevdin, hiç ağlamadın. Çok güzel ve sancılı bir deneyimdi benim için, inanılmaz gergindim. Ya üşürse ya elimizden kayarsa gibi bir sürü kötü düşünce beni germişti.Ancak şimdi şimdi seni yıkarken biraz daha rahatladım. Zaten şimdilerde daha çok seviyorsun banyoyu. Başına su dökerken biraz kasıyorsun kendini, nefes almakta zorlanıyor gibi çırpınıyorsun.Oysaki karnımda 9 ay suda durdun, doğar doğmaz unutuluyor demek ki. Yoksa tüm insanlar potansiyel balık adam olurdu. Annem beni yıkarken ben de kafamı hiç kaldırmazdım, hep boynumu göğsüme doğru çekerdim. Annem sinirlenir, bir kaç kere uyardıktan sonra maşrapayı kafama yavaşça indirirdi. Sevmiyoruz biz kafamızın yıkanmasını, en azından küçükken.
Nereden nereye...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder